SPOR SAKATLIKLARI PSİKOLOJİSİ

Emine DOLU ÇAĞLAR

Aşırı antrenman, araç gereç yetersizliği ve kötü oyun koşulları gibi fiziksel faktör­lerin spor sakatlıklarını kolaylaştırıcı başlıca faktörler olduğu düşünülür. Bununla birlikte psikolojik faktörlerin spora ilişkin sakatlıkların görülme sıklığında önemli rol oynadığı ileri sürülmektedir. Ayrıca araştırmacılar psikolojik faktörlerin sakatlığın reha­bilitasyonunda da önemli rol oynayabildiğini öne sürmektedirler (Cox, 1990).

Sakatlığı önleme konusunda, sporda sakatlık oluşumunun potansiyel habercileri olarak birçok psikolojik değişken incelenmiştir. Bu alandaki ilk çalışmalar, sakatlıkla yüz yüze geldiği düşünülen sporcuların tiplerine ilişkindir ve bireyin iç çatışması, kaygı, depresyon ve kendine güvenin düşük olmasının sakatlık oluşumunun önemli yardımcıları olduğunu ileri sürmektedirler (Akt. Yukelson, Murphy,). Teorik olarak stres oluşturucu çevresel olaylarla meşgul olan ve iyi olma (vvell-being) duygusu zayıf olan bireyler, yüksek performans antrenmanının gerektirdikleriyle başa çıkama-yabilirler. Böyle bireyler, aynı zamanda azalan immünolojik ya da psikolojik fonksiyo­na ilişkin olarak hastalık ve sakatlıktan daha çabuk etkilenebilirler (May ve ark., 1985).

Çeşitli psikolojik ve fizyolojik etkiler tarafından stres tepkisine işaret edilmiştir. Otonomik ve endokrinolojik değişikliklere ilaveten stres, bireyin düşünceleri, tutumla­rı, hisleri ve duyguları üzerine bozucu bir etkiye sahiptir. Spesifik bir olay hakkındaki korku, kaygı ve endişeler, genelleşmiş kas gerginliğinde, davranışsal sertlikte (rigi-dity), fiziksel yorgunlukta, motor koordinasyon/hareketin akıcılığının uzamasındaki artışlar gibi fizyolojik değişiklikleri hızlandırabilir. Bu fizyolojik faktörler, algılanan psikolojik stres ve fiziksel sakatlık arasındaki ilişkiye aracı olabilirler (Yukelson, Mrphy,).

Spor Sakatlığının Psikolojik Habercileri

Kişilik, yaşam stresi, başa çıkma kaynakları, stres tepkisi ve potansiyel müdaha­leler gibi psikolojik faktörlerle spor sakatlığı arasındaki etkileşimsel ilişkiyi açıklamak için, Anderson ve VVilliams (1988) tarafından bir model ileri sürülmüştür. Bu model Şekil 1'de verilmiştir.

Şekil 1. Stres ve spor sakatlığı modeli (Anderson, VVilliams, 1988).

Modelin anahtar öğesi stres tepkisidir. Potansiyel olarak stres yaratan spor durumları, istekler, imkanlar ve sonuçlarla ilişkili bir bilişsel değerlendirmeyi tamamla­mayı gerektirir. Eğer sporcunun yargılamasında durumsal istekler, durumu ele alma­da kişisel kaynaklardan üstün çıkarsa, stres tepkisi önemli olacaktır. Zıt olarak eğer sporcunun algılanan tepkileri isteklerden daha önemli ise, stres tepkisi minimal olacaktır. Stres tepkisinin ortaya çıkması durumun istekleriyle başa çıkmada sporcu­nun kaynakları ile gerçek istekler arasındaki algılanan bir dengesizliği göstermekte­dir. Yine stres tepkisinin ortaya çıkması, sporcuda fizyolojik ve dikkat değişikliklerine yol açar. Bu değişiklikler, kas gerginliğinin artması, görsel alanın daralması ve dikkat dağılmasının artmasını içermektedir. Her bir değişikliğin, sporcunun bir spor sakatlığı­na uğrama şansını artırdığına inanılır. İstekler ve kaynaklar arasındaki dengesizliğe ilaveten gözlenen spor durumunun sonuçları da, stres tepkisinin ortaya çıkmasına yol açabilir. Temelde stres tepkisine yol açan herhangi bir bilişsel değerlendirme, spor­cuyu sakatlık için riske sokar (Anderson VVilliams, 1988, Cox, 1990).

Kerr ve Minden (1988), elit jimnastikçilerde meydana gelen sakatlıkların % 27'sinin müsabakadan önceki haftada olduğunu, % 15'inin ise müsabakadan dört hafta önce meydana geldiğini rapor etmektedirler. Müsabakanın yaklaşması bireyler­de stres oluşturucu bir unsur olarak ele alınabilir ve bu da sakatlanmalara yol açabilir.

Stres tepkisini etkileyen faktörler, sporcunun kişiliği, stres oluşturucuların hikaye­si, başa çıkma kaynakları ve potansiyel müdahaleleri içermektedir (Cox, 1990).

SÜRECEK

 

Yayına Hazırlayan : Bahar SAYGILI